Capital’in “Yönetim Kurulları Profili 2015” araştırması çarpıcı rakamlar ortaya koyuyor. Kurulların toplanma sıklığından üyelerin aldığı ücretlere, bağımsız üye sayısından kadın üyelerin oranına kadar çok sayıda veride 2008’e göre önemli değişimler var. Örneğin, bağımsız üyelere olan talebin her geçen gün arttığı gözleniyor. Tabii bu durum piyasayı hareketlendirirken, ücretlerin de yükselmesine neden oluyor. Kurulların kompozisyonundaki gençleşme ve çeşitlilik ise bir diğer dikkat çekici gelişme.
Araştırmanın en çarpıcı kısmını, bağımsız üye konusu oluşturuyor. 2 yıl önce SPK’nın halka açık şirketlere getirdiği bağımsız üye zorunluluğu, işe yaramış görünüyor. Türkiye’deki kurullarda bağımsız üye oranı yüzde 25-30 arasında. Management Center Türkiye Genel Müdürü Tanyer Sönmezer, “Ancak bağımsız sayısı hala yeterli değil. Belli uluslararası standartlarda çalışmayan şirketlerde kişisel sorumluluğunun olması bağımsız üyenin gelişmesine engel oluyor” diyor. Oneworld Türkiye Yönetici Ortağı Tim Bright’ın yorumları şöyle: “Bu konudaki yasal düzenlemeler son yıllarda çok gelişti. Ama ne yazık ki pek çok şirket bu düzenlemelerin ruhuna uygun şekilde bunları uygulamıyor. Birçoğu bağımsız kurul üyelerini verimli bir şekilde kullanmıyor. Üye sayısı önemli değil. Önemli olan bağımsız üyelerin, kurula gerçekten de bağımsız bir bakış açısı getirip getirmedikleri.” Murat Yeşildere de benzer bir noktaya değiniyor: “Halka açık şirketlerin yönetim kurullarındaki bağımsız üye sayısının yeterli olduğunu düşünsem de etkinliklerinin ve tam bağımsızlıklarının yeterli olduğunu söylemem mümkün değil. Sayı yeterliliği kota nedeniyle sağlanabildi. Bağımsız üyelere yönelik talep olsa da bunu tetikleyen de SPK’nın getirdiği kota uygulaması.”
Son dönemin öne çıkan başlıklarından biri, üyelerde aranan tecrübe ve network. Ankete katılan şirketlerin yüzde 61’i, yönetim kurulu üyelerinin en az 3 sektörde deneyimi bulunduğunu belirtiyor. Bir diğer dönüşüm de aday seçiminde kendini gösteriyor. Eskiden ailenin veya patronun tanıdığı-bildiği güvenilir isimler ilk tercih olurken, artık daha profesyonel bir yaklaşım gözleniyor. Nicholson International Türkiye Kurucusu ve Yönetici Ortağı Atiye Gökmen, şu yorumu yapıyor: “Bağımsız üye seçimlerinde daha çok stratejik yönü kuvvetli kişiler veya iş dünyasıyla ilişkisi mükemmel olan isimler tercih ediliyor. Mesela bir perakende şirketi mağaza sayısını artırmak istiyorsa, bu izinlerin alınmasında ve yerleri bulmakta kolaylık sağlayabilecek, politika ve belediye ilişkileri mükemmel olan kişileri arıyor.”